Kitaplar

Kitap: Sisle Gelen Çocuk

Oğulcuğumu beklerken okuduğum, senelerdir kalbimde buğusunu taşıdığım bir güzel kitabı daha anlatmak istiyorum.

Mirna uzun zamandır üzgün ve hasta olan, çok ağlamış bir kadındır. Kardeşinin ısrarı ile evden çıkmaya güçlükle ikna olur ve her adımında “bundan sonra eve döneceğim” diyerek civarda dolaşır. Sokağı sis basmıştır ve Mirna sisin içinde hiç kimsenin olmayan, isimsiz, çorapsız bir çocukla karşılaşır.

Mirna çocuğa “Benimle gelmek ister misin? Şeye.. şeye kadar sana bakarım…” der, çocuk “Ben gidinceye kadar…” diye tamamlar. Anlaşırlar.

Çocuğa Tim adını veren Mirna onu çok uzun zamandır toplayıp temizlemediği evine götürür. Ve ilk iş olarak Tim’e sıcak bir banyo hazırlar. Çilekli duş jelinin kokusunu çok seven Tim, Mirna görmeden bütün şişeyi küvete boşaltır. Köpükler her yana taşıverirler! Öyle ki Tim ve Mirna birer büyük köpükle pencereden uçup, köpükleri dala değip patlayınca bir ağacın üstünde bulurlar kendilerini.

Günler ikisi için böyle eğlencelerle geçerken Mirna’nın kardeşi Elisa Teyze gelir bir gün. Yabancı bir çocuğu evine almanın zorluklarından ve risklerinden bahsederek Mirna’yı vazgeçirmeye çalışır ama nafile. Elisa’nın sözleri Mirna’nın Tim konusundaki kararını adeta pekiştirir.

img_6636

Mirna Tim’in de diğer çocuklar gibi okula gitmesi gerektiğini düşünür. Öğretmen Tim’in kalın kafalı olduğunu düşünse de Mirna her zamanki gibi “Böyle şeyler herkesin başına gelebilir” diyerek Tim’i teselli eder. Eve döndüklerinde Mirna hiç girmediği gizemli mavi odaya girer. Burası eskiden bir çocuğun odası olduğu açıkça belli olan epeyce tozlanmış bir odadır. Mirna raftan bir masal kitabı alır, tozunu üfleyip, bağrına basar ve bir süre öylece kalır. Tim’e döndüğünde yanağından bir gözyaşı damlası süzülmektedir. Ama Tim ona neden bu kadar üzüldüğünü soramaz.

Mirna her akşam o masal kitabını Tim’e okur. Masalın adı Çirkin Ördek Yavrusu‘dur (Ne kadar hoş bir ayrıntı!). Tim’in derslerdeki geriliği Mirna’nın hiç umurunda değildir. Öğretmenin olumsuz sözlerini hiç kafaya takmaz ve “Sonunda ne olacağını şimdiden kim bilebilir?” der. Nitekim bir gün masalı Tim okur. Okumayı öğrenmiştir. Yeniden mavi odaya gidip bir başka masal kitabı seçerler. Mirna yine kitabı göğsüne basıp ağlar. Bu sefer Tim, Mirna’nın neden üzüldüğünü tahmin etmiştir, bu yüzden soramaz.

Mirna Tim’in yüzmeyi öğrenmesinin onun için iyi olacağını düşünür. Ne de olsa Tim, dünyada yalnız başına dolaşan bir çocuktur ve eğer bir gün sel felaketiyle karşılaşırsa yüzmeyi bilmesi işine yarar. Fakat hem Tim yüzmekten hem de Mirna Tim’in yüzememesinden korkmaktadır. Bu korkuyu aşmak ikisi için de kolay olmaz ama sınavı başarıyla geçerler.

Öğretmen, Tim’in okumayı ve yüzmeyi öğrenmesine rağmen saymayı, renkleri, şarkı söylemeyi  bilmediğini; hala sınıfın en kötü öğrencisi olduğunu söylediğinde Mirna yine “Ne olacağını kim bilebilir?” der. Eve döndüklerinde dağınık eşyaları, kirli bulaşıkları sayarlar Tim’le birlikte. Bir yandan da temizlerler her şeyi. Böylece Tim yüz ona kadar saymayı öğrenir.

Her taraf ışıl ışıl olmuştur. Pencereler bile sayılmıştır. Bir tek mavi oda kalmıştır. Tim oradakileri de saymayı önerince Mirna “Yok bu oda olmaz” deyip kapıyı kapatır. Tim yeni bir masal kitabı seçip Mirna’ya okur. Masalın adı Uçamayan Peri‘dir. Sevdiklerini unutmamak için anılarını ve eşyaları bir torbada taşıyan, bu ağır torba yüzünden uçamayan Kederli Peri’yi anlatan bir masaldır bu. Masal bitince Tim Mirna’ya beğenip beğenmediğini sorar. Mirna cevap vermez ama yanaklarından yaşlar süzülmektedir.

Tim ve Mirna, başlangıçta anlaştıkları gibi çocuk gidinceye kadar mutlu mesut yaşarlar. Mirna Tim’e bakar, öğretir; Tim de Mirna’yı sevindirir, iyileştirir.

Hüzün ve neşeyle, sevgi ve merhametle örülmüş bu güzel hikaye kalbi sıcacık ısıtan bir sonla bitiyor.

Bir matemin sağalmasını, bir gülün büyümesini, bir çocuğun sevmesini ve bir kadının anneliğini okuyoruz. Üstelik çocuğun yolunu aydınlatan, karışan kafasını doğrultan bilgelik dolu bir yaklaşım ve kalbi pıt pıt atan bir ev de cabası.

Bukitap her yaştan okuyucuya bir şeyler söyleyebilir. Pek beğendim. Evlat edinme temasının işlenişi de takdire şayan.

Sayfalar zarif ve huzur verici sakin suluboya resimlerle donatılmış. Koridordan sızan sarı ışığın loş bir aydınlık verdiği tozlu mavi odanın resmi insanın boğazına bir yumru oturtacak kadar etkileyici. Metni okurken pek çok kez gözlerim nemlendi ama Mirna gibi ağlamadım. Köpük, pasta, rüya, yalan gibi maceralarda ise küçük kahkahalar attım.

Hasılı, bu uzunca bir zaman kalpte tadı kalacak bir eser. Herkese tavsiye ederim.


Sisle Gelen Çocuk (El Niño Que Ilegó Con La Niebla)
Yazan: Paloma Sánchez Ibarzábal
Resimleyen: Anuska Allepuz
Çeviren: Zerrin Yanıkkaya
Büyülü Fener
120 sayfa

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir