
Evlat Edinmek Caiz Midir?
Özellikle dindar insanların evlat edinmek konusunda aklına ilk düşen sorulardan birisi bu. Ne yazık ki bu soruyu soran insanların içinde kaldığı bir ikilem var: Bir yanda evlat edinilecek çocuklara (hatta bazen kendilerine) dair bir aciliyet ve şefkat duygusu, bir yanda da dini olarak bu işin mümkün olmadığına hatta yasaklanmış olduğuna dair düşünce. Bu konuda yazılanlara, konuşulanlara bakıldığında kafanızın karışmaması, canınızın sıkılmaması mümkün değil. Bizimse kafamız ve içimiz oldukça rahat. Uyguladığımız çözümü kısaca ifade edelim.
Evlat edinmenin dinen üç sakıncası olabilir. Olabilir diyorum, çünkü bu sakıncaların hepsi kolaylıkla ortadan kaldırılabilir, yeter ki bir yavrunun yetimliğini ortadan kaldırmayı gönül istesin, bahane üretilmesin.
- Sakınca – Mahremiyet: En çok öne sürülen sakıncalardan birisi bu. Eğer bir kız çocuğu evlat edinilirse varsa babaya ve erkek çocuklara, erkek çocuk evlat edinilirse varsa anneye ve kız çocuklara karşı mahremiyet sorunu olur. Doğrudur, böyle bir sakınca var. Fakat bu sakıncayı kolayca aşmanın yolu süt akrabalığı kurmaktır. Eğer anne-babanın kız kardeşleri varsa, onları emerek teyze-hala üzerinden dolaylı şekilde süt akrabası olunabilir. Ya da evlat edinen annenin kendisinin bizzat çocuğu emzirmesiyle doğrudan süt akrabalığı bağı kurulabilir. Biz ikisini de yaptık. Oğlumuzun (teyze, hala ve annesinden) üç süt annesi, dolayısıyla üç süt babası ve bir sürü süt kardeşi var şu anda. Evlat edinen annenin sütünün olması için birçok yöntem var, merak edenler araştırabilir. Bu şekilde süt gelmesi ve çocuğun onu emmesinin dinen bir mahzuru bulunmuyor. Sütün miktarı konusunda da çeşitli açıklamalar var. Fakat ayette (Nisâ-23) miktar geçmediği için mesela Hanefilerde miktarın önemli olmadığı görüşü bulunuyor. Yani süt çağında bir bebek anneden, teyzeden, haladan çok az bir miktar süt alsa dahi süt bağı kurulmuş oluyor. Dolayısıyla bu yolla mahremiyet sorunu kolaylıkla çözülebilir. Tıpkı bizim yaptığımız gibi. Bu bir…
- Sakınca – Nesep: İkinci önemli sakınca çocuğun nesebinin yani soyunun belirsizleşmesi ve evlat edinen aileye karışması durumu. Bu durum da üzerinde titizlikle durulduğunda çözülebilecek bir sakınca. Çocuğa erken zamanlarından itibaren evlat edinildiği usulünce anlatılmalı. Örneğin biz Enes’e daha 6 aylıkken okuduğumuz kitaplarla evlat edinmeyi anlatmaya başladık. Önce anlamazken normalleşmesini, biraz anlar olup vakti geldiğinde de usulünce izah etmeyi umuyoruz. Zaten çocuğun aile bilgisi devletin nüfus kayıtlarında yer alıyor ve çocuk istediği takdirde bu bilgiye erişme hakkına sahip, yani nesebi belli. Travma oluşmasın diye çocuktan evlat edinildiği gizlenip ileride daha büyük travmalara neden olmamak lazım. Bunun çokça kötü örneği var maalesef. Çocuğa bilgi vermenin yanında, çevreden de evlat edinme bilgisi kesinlikle gizlenmemeli. Bir kere zaten ayıp, günah, suç değil ki yapılan. Tam tersine, özendirilmesi gereken bir davranış. Ayrıca tıpkı nikahı duyurmak ve gizlememek gibi evlat edinme durumu da toplumdan gizlenmemeli. Dinen yasaklanan şey evlat edinmenin kendisi değil. Nesep sıkıntısı olacak şekilde bunun gizlenmesi, çocuğun toplum nezdinde evlat edinen babaya nispet edilmesi yasaklanmış (Ahzab-4,5). Bu dini yasağı doğru anlamayıp ve anlatmayıp basmakalıp bir şekilde evlat edinmeyi yasaklamakla çok yazık ediliyor. Bir sürü araştırma yaptık bu konuda. Yorumların çok azı dışında, hemen hepsini isabetsiz hatta duyarsız bulduk. Biz bu sakıncanın da yukarıda anlattığımız şekilde ortadan kalkacağını düşünüyoruz. Bu da iki oldu…
- Sakınca – Miras: Bu sakınca en kolay çözümlenebilecek mesele aslında. Evlat edinilen çocuğa dinen miras düşmüyor. Tamam, ancak kişi sağlığında mirasa konu olan maldan rızasıyla çocuğa bağışlarsa sorun ortadan kalkıyor. Bunun detayları var elbette, dinen mirasın imkanları, oranları vs. uzun uzun anlatılıyor, ayrıca medeni hukuk da bizi bağladığı için o boyutları da var. Merak edenler zaten açıp okur. Biz bu sakıncanın bir yetimin dünyasını güzelleştirmekten bizi alıkoymasını anlayamıyoruz. Hiç de anlayamayacağız sanırım. Bu da üç ve son oldu.
Biz bu üç meseleyi bu şekilde kolayca halledebileceğimizi görünce çok mutlu olmuştuk, rahatlamıştık. Fakat ne zaman “evlat edinmenin dinen hükmü nedir?”, “evlat edinmek caiz midir?” vb. sorulara verilen cevapları okusak, izlesek, dinlesek daralıyoruz. Kocaman bir kılıçla kesip atıyorlar, OLMAZ!. “Nasıl mümkün olur?” yerine “nasıl mümkün olmaz?” derdinde olunması oldukça üzücü doğrusu. Oysa bir çocuğun merhametli, şefkatli, iyi bir aile ortamında büyüme şansı yakalayamamasının ne büyük mahrumiyet olduğunu gösteren bir sürü bilimsel çalışma var ortada. Allah akıl ve merhamet versin, hepimize…

