
Nasıl süt anne oldum?
Doğurmamış bir kadının da süt anne olabileceğini ne zamandır biliyordum emin değilim. Ama evlat edinmeye niyetlendiğimiz zamandan beri “keşke ben de süt anne olabilsem” diye ümit ediyordum.
Oğlumuzu beklerken sıramızın tek tek ilerleyeceğini, dolayısıyla oğlumuza kavuşma vaktimizin yaklaştığını bileceğimizi sanıyormuşuz ki bütün o süre boyunca ona nasıl süt verebileceğime dair tek bir araştırma, soruşturma bile yapmamıştım. Hele sıramız biraz ilerlesin derken derken ertelemiştim bu işi.
Enes’imize kavuşmamız o kadar ani olmuştu ki ilk haftalarda tek derdim onun düzenine ayak uydurmak, onu alışık olduğu şekilde doyurabilmek, uyutabilmek, temizleyebilmek ve alışık olmadığı kadar sevmekti. Dolayısıyla sadece oğluma ve aramızdaki iletişime odaklandığım birkaç hafta boyunca süt vermenin peşine düşmedim. Zaten o arada halası ve teyzesi, Enes’e süt vermişlerdi bile. Benden süt almasa bile halihazırda bizim süt oğlumuz olmuştu çok şükür.
İlk şaşkınlığımı atıp bebeğimin bakımını yapmaya alıştığım ve onun da bana alıştığını hissettiğim zaman süt için araştırmalara başladım.
Üstünkörü ilk soruşturmalarım bolca ten teması ve sağım ile uyarma salık veriyordu. E mevsim yaz, hava sıcak, su güzel, oğlan tatlı… Bol bol banyo yaptık birlikte, kikirdedik, dans ettik. Bir de tirle edindim ama pratik değildi, zorlandım. O sırada bacım yetişti, otomatik makinesini verdi. İlk günler düzenli olarak iki üç saatte bir makineye bağlanıp uyarım işini becermeye çok çalıştım. Ama tek başınayken ve bir yandan bebek bakarken bu tip düzenli işleri sürdürebilmek hiç kolay olmuyormuş meğerse. Ben de çok yürütemedim tabii.
O günlerde sosyal medyada bir emzirme grubuna girdim. Heyecanla oraya durumumu ve yaptıklarımı yazdım. Derhal iki emzirme danışmanı benimle iletişime geçti. Güzel tavsiyeler verdiler. Heyecanımı paylaşıp artırdılar. Yakınlık gösterdiler, o kadar ki ikincisi ilkinin dedikodusunu bile yaptı.
Öncelikle “DERHALLL!” biberonu bırakmamı, çünkü biberonun bebeğin doğal emme refleksini değiştirdiğini söylediler. “Biberonu bırakayım da çocuğumu neyle besleyeyim?” dedim. “Kaşık biberon”la besleyecekmişim. Peki. Öğrendik, ucunda emzik olmayan, bebeğin sütü emmesine değil içmesine yardımcı olan özel bir biberon cinsi varmış. Benzer bir ürün bulup edindim. Ama benimki kaşık biberon diye satılmasına rağmen aslında hazneli bir mama kaşığı idi. Dolayısıyla tamamen sıvı olan mamamızı Enesciğe iletip onu doyurmaya hiç de yardımcı olmadı.

Prolaktin hormonu takviyesi, doktor onayı gerektiren bir başka tavsiye idi. Fakat ben zaten mevcut sağlık durumum sebebiyle dışarıdan müdahaleyi istemiyordum. Yine de en sık görülen yan etkisi prolaktin artışı olan bir mide hapını kullanmayı göze aldım. Hekimim uygun görmüştü ama bedenim bana mısın demedi. İlaç ne mideme ne de prolaktin düzeyime bir şey yaptı. Dolayısıyla var gücümle mekanik yöntemlere sarıldım.
Emzirme danışmanlarımın tavsiyelerinden en önemlisi parmaktan besleme yöntemine geçme idi. EDS (Emzirme Destek Sistemi) denilen bu yöntemde bebeğin doğal emme şeklini bozmadan besleme hortumu yardımıyla emzirme mümkün oluyor, diyorlar. Meme reddi ya da memeyle ilgili diğer sorunlarda da hortumun parmağa bağlanması ile bu sistem kullanılabiliyor. Bu sistem, bebeğin memeyi ve biberonu farklı ağız kaslarını kullanarak, farklı vakum gücüyle emdiği gerçeğine ve bebeğin mümkün olduğunca memeyi emme refleksinden uzaklaşmaması prensibine dayanıyor. Sistemin memeye de entegre edilmesi gayet kolay.

Enes’in, değil meme emmesi, yüzünü göğsüme yaslayıp sakin durması bile mümkün olmuyordu (Hâlâ da kucağıma aldığımda illa dışarı doğru döner). Bu yüzden biz de parmaktan beslemeyi denemek istedik. İzlediğim videolarda yumuşak sakin müzikler eşliğinde anne (hatta baba ya da başka bir bakımveren) bebeği uygun şekilde tutuyor, parmağını beslenme hortumuyla birlikte bebeğe veriyor, bebek de mutlu mesut parmağı emerek karnını doyuruyordu.
Fakat bizim filmde beş aylık yavru Simba, mama kokusunu alınca Aslan Kral’a dönüştüğü için parmak da işe yaramadı. Meme başta olmak üzere serçe parmak, işaret parmağı, diğer parmaklar… sağlı sollu denedim. Aç, yarı aç, tok; yarı uykulu, uyanık; sadece parmak, parmak+hortum; benim parmaklarım, babanın parmakları… Olur olmaz her bulduğunu ağzına sokan bebe, arkasından mama geleceğini ya da neyin peşinde olduğumuzu hissettiği anda herhangi bir nesneye karşı ağzını adeta mühürledi. İlle de biberon emziği olacak!
Pes etmedim, silikonsa silikon dedim. Silikon göğüs koruyuculardan alıp kenarından hortumu sokup Enes’i kandırmaya çalıştım. Meme emdiğini fark etmez belki diye umdum. Yutmadı tabii. Emmesini başlatmak ve teşvik etmek için şırıngadan hortuma mama da yükledik. Hani mama geldiğini fark edince kabul eder belki diye. Olmadı da olmadı. Her EDS denememiz, mamanın dökülmesi, hortumun sertçe koparılıp fırlatılmasına eşlik eden çığlıklarla hüsran oldu.
Bu arada fırsat buldukça emzirme grubunu karıştırıp kendime bir yol, bir çare, yeni bir strateji arıyordum. Kadınlar hep bir ağızdan “ANNE SÜTÜ GİBİSİ OLAMAAAAZ!” diye adeta haykırıyorlardı. Anne sütüne adeta tapınıyorlardı. Grubu takip ettikçe Enes’i mutlaka kendi sütümle beslemem gerektiğine inandım. Grupta ne zorluklardan sonra sütüne kavuşmuş, doyum döküm yavrusunu emziren harika anneler vardı. Ben ise ancak birkaç damla görebilmiştim henüz. Bir süre sonra Enes’e mama verdiğim her gün bana yük olmaya başladı ve başarısızlık duygusu üstüme çöreklendi kaldı. Çocuğum açtı ve ben onu doyuramıyordum, ben böyle anne olamazdım, ne biçim bi anneydim ki zaten ben, yazıklar olsundu bana!..
Bir gün gene yatağın kenarına oturmuş, darmadağın bir vaziyette kucağımdaki yavruya meme vermeye çalışıyordum. İkimiz de ağlıyorduk. Birden aydınlandım!
Kimdi bu insanlar? Ve ben neden onları dinleyip hem kendime hem yavruma zulmediyordum? Hani rızık Allah’tandı?
Hiçbir şey aramızdaki ilişkiden daha önemli değilken illa emzirmek ve yavrumu kendi sütümle doyurmak için bilinçsizce bir yarışa ve hırsa kapılmışım meğerse. Bunu o an fark edip durdum. Emzirme grubunu derhal sessize aldım ve bir daha da dönüp bakmadım. Oğlumu zorlamayı bıraktım, kendimi hırpalamayı da… Onu emzirmeye mecbur olmadığımı kendime hatırlattım. Bana onu neden emzirmediğimin hesabını sormayacaktı hiçbir zaman. Anne sütüyle büyüyememiş olmasının sorumlusu ben değildim. Elimden geleni yapmıştım ama olamamıştı işte. Bir noktada, pes etmek değil ama vazgeçmem gerekiyordu. Çünkü emzirme zorunluluğu stresi beni eziyor ve yavrumu da geriyordu. Birbirimize bağlanmaya en çok ihtiyacımız olan o ilk haftalarda bu kadar büyük streslerden kaçınmam gerekirdi.
Bıraktım. Eski huzurlu mama saatlerimize döndük. Onu yine sevgiyle kucağıma alıp sevip okşayıp biberonla besledim. O mutlu, ben mutlu…
Ve ben rahatlayınca güzel bir şey oldu: Birkaç damla gelen sütüm günden güne arttı. Artık doyurucu olmayı hedeflemiyordum ve tek amacım fıkhen süt anne olmaktı ki aslında ona da mecbur değildim artık. Ben de sütümü sağmaya devam ettim. Gün içinde birkaç defa elimle onar-on beşer damla süt toplayıp dondurucuda aynı kavanozda biriktirdim. Artık rutinim olmuştu: Mutfağa gir, buzluktan küçük kavanozu çıkar ve tezgaha koy, eğil süt sağ, her şeyi toparla, kavanozu buzluğa koy, kendisi için geldiğin işini yap, mutfaktan çık. Bazen sekiz damla, bazen yirmi, bazense üç… Birkaç kaşık süt biriktiğinde uygun şekilde çözdürüp kaşıkla verdim Enes’e. Yine de oğluma tek seferde sekiz-on kaşık süt verdiğim güne kadar süt anne oldum diyemedim.
Çok şükür ki sekiz haftalık annelik iznim bitmeden süt anne olmuştum bile. Aynı usulle birkaç ay daha devam ettim. Ama hedefime ulaştığım için pratiği giderek seyrelttim ve birkaç ay sonra da tamamen bıraktım. O arada zaten Enes de ek gıdaya geçmişti ve mamaya bağımlılığı değişmeye başlamıştı. Sürecimiz selametle sona erdiğinde Enes’in üçüncü süt annesi olma şerefine erişmiştim çok şükür.
İşte o günlerden beri kimseyle annelik yarıştırmıyorum ve anneliğime kaç puan verdiğini oğlumun gülüşünden hesaplıyorum.
Not: Evlat edinen, koruyucu aile olan annelerin emzirmeleriyle ilgili çok şükür internette çok fazla kaynak var. Birkaçını buraya bırakıyorum:
- Evlat Edindim, Emzirmek İstiyorum: Olgu Sunumu (https://cdn.istanbul.edu.tr/file/JTA6CLJ8T5/4AC598D139AF46538F5CA0D1DF534E97)
- Emzirme Destek Sistemi hakkında derli toplu, açık seçik bilgiler için: https://www.dryeldamumcu.com/emzirme-destek-sistemi
- Bakmaya değer bir diğer blog: https://www.emzirme.net/

