Bizim Hikayemiz

Yeni bir isim

Bir çocuğa isim vermek çok önemli bir iş. Bu önemi gereğince takdir edemediğimiz daha toy çağımızda pek çok yeni evli çift gibi muhayyel çocuğumuz için birkaç isim konuşmuşluğumuz vardı. Onlar da gayet güzel, herkesçe kabul edilen isimler olmasına rağmen evlat edinme fikri bambaşka bir isim düşürdü aklıma.

Enes.

Evlat edinme niyetimizi eyleme çevirip başvuru hazırlıkları yaptığımız günlerden birinde, heyet raporu için geldiğimiz hastaneden çıktığımızda birden geliverdi bu isim. Belki evlat edinmenin bilhassa dini boyutuyla bir süredir meşgul olduğumuz için zihnim Rasulullahın evinde büyümüş çocukları anıyordu. Uzun uzadıya düşünmediğimi kesinlikle biliyorum ama bu ismin sevgili peygamberimin hizmetinde on güzel yıl geçiren, kendisine evladı gibi muhabbet ve yakınlık gösterilen Enes bin Mâlik ile bir ilgisi olduğunu hissetmiştim. Şairin “Yeryüzünde Seni bir görmüş de ben olsaydım” dediği gibi imrendiğimiz bir sahabinin adı, bize elbette sevimli ve yakın gelebilirdi. Bu yakınlığı alır, yavrumuz ile o sahabinin arasında bir bağ kurulmasına ve kuzumuzun o sahabiyi kendisine güzel bir rehber, sevgili bir dost olarak benimsemesine dua kılabilirdik.

Öyle de yaptık biraz. Ancak bizi bu isme ısındıran, bu ismi bize daha çok sevdiren anlamı oldu. Dostluk, yakınlık anlamları olan bu isim “insan” kelimesiyle de aynı kökten geliyor. Aynı kökten gelen Enis de benim pek sevdiğim, “dost, arkadaş” anlamlarıyla bazen kullandığım bir isim/kelime idi zaten. Ama sanırım Enes hem sahabi ismi olduğu için hem de daha alışıldık olduğu için öne çıktı.

Çok sonradan bir bebek isimleri sözlüğünde şöyle bir açıklamaya rastladım Enes için:

Neşe ve huzur getiren, korkularınızı ve endişelerinizi gideren kişi. Kuran’da birçok yerde kullanılan ve “insan” kelimesinin de kendisinden türediği İ-N-S kökünden (görmek, tanımak, güvende hissetmek) türetilmiştir.

Tam da burada söylendiği gibi, oğlumuz bize neşe ve huzur getirmiş, bizim korku ve endişelerimizi gidermişti. Ona baktıkça, onu tanıyıp sevdikçe, birbirimize güvenip bağlandıkça kendi insanlığımıza da başka bir gözle bakar olduk. Gayet insani bir ilişki kurmuştuk ve bu isim bize hepimizin de insan olma serüvenlerimizde birbirimize arkadaş olma niyetimizi hatırlatıyordu. Bu yüzden sanırım, oğlumuzu gördüğümüz ona kavuştuğumuz ana kadar üzerinde mutabık olduğumuzu bile fark etmememize rağmen adı Enes olmuş bile bizim için.

Kurum oğlumuzu bize verdiğinde kimlik kartını da teslim etmişti. Üzerinde yazan gayet de hoş ismi hiç söyleyemedik. Kim bilir neler görüp geçirdiğini bilemediğimiz, bilemeyeceğimiz bizden önceki aylar, sanki o ismi taşıdıkça devam edecekti. Bu yüzden oğlumuzun adını tamamen değiştirip yepyeni bir başlangıç yapmak istedik. Bunu yaparken içimde bir tereddüt titremesine rağmen bunun hem anne baba olarak bizim hem de oğlumuzun ihtiyacı olduğunu hissetmiştik.

Kavuşmamızdan iki gün sonra babası minik oğlumuzu kucağına alıp ezan ve kamet okuyup yeni ismi kulağına söyledi: Enes… Enes… Enes… Peşinden de bir dua: “İki dünyada da cennetliklerden olursun inşallah.”

Böylece 2 Haziran 2019 – 28 Ramazan 1440’ta enîs-i kalbimiz ay oğlumuz yeniden adlandı. Rabbim ona hep hayırla anılacağı bereketli bir ömür versin.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir