Bizim Hikayemiz

Küçük kuş yuvamızda

Bir gün baksam ki gelmişsin…
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
Yavuz Bülent Bakiler

Kollarımda bembeyaz, bir nur topu gibi yavrumla çıktık kurumdan. Arabamıza binmek üzereyken birinin adımı ünlediğini duydum. Az önce, içeride tanıştığımız, yavrusuna henüz kavuşmuş hanımlardan biriydi. Elime bir torba bebek bezi tutuşturdu “Bu size olur ancak” diye. Hazırlandıklarından daha büyükmüş yavruları 🙂

Kurumda sıkı sıkı tembihlemişlerdi, “Aşı takiplerini siz yaptıracaksınız, çocuğun kaydını kendi hekiminize aktarın hemen.” diye. Aile hekimliği pek yakındı, “Gidelim onu yapalım önce.” dedik. Ben kuzumla arkaya oturdum, babamız yoldaki taşlardan sakınarak arabayı sürdü.

Hekimimize kayıt yaptırdık, aşı zamanı gelmiş dediler. Hemen oracıkta aşılarını yaptılar. “Annesi hemen bugün yıkamayın” diye onlar da bir tembih eklediler. Halbuki yavrum o kalın battaniyesinde nasıl da terlemişti.

Gene yavaş yavaş eve doğru yollandık. Mama saati yaklaşıyordu, en son onu bize vermeden hemen önce beslemişlerdi. Eczacımız Neşe Hanıma uğradık eve girmeden. Kucağımızda bebekle görünce şaşırdılar. Heyecanla döküldük: Bu bizim oğlumuz, biz az önce kavuştuk, şimdi evimize gidiyoruz, ama hiçbir şeyimiz yok, bize ne lazımsa verin hemen n’olur… Mama, biberon, emzik, pişik kremi, şampuan, tırnak makası vs.

Eve nasıl girdiğimizi hatırlamıyorum. Bunu şimdi, bu yazıyı yazarken fark ettim.

Bizden bir süre sonra annemle kardeşim geldiler. Haberleşip duruyorduk sabahtan beri, kuruma yanımıza mı gelseler, yoksa birkaç dükkan gezip bebek eşyası toplayıp eve mi gelselerdi? Kurumda işler pek hızlı ilerleyince ikinci planı devreye sokmuştuk. Elleri kolları dolu geldiler. Kapıyı açınca bana sarıldılar. Üçümüz bir yumak olup ağlaştık. Kuzuyla tanışmaları da çok duygusaldı tabii : )

Annem gelince sanki elimin ayağımın dolaşması azaldı, ayağım yer tutar, kafam biraz çalışır oldu. Bebeğimi besledim ilk defa. Hemencecik uyudu. Hem onu seyrettik, hem fısıltıyla neler olduğunu konuştuk. Getirdikleri paketleri açtık: Kıyafetler, battaniyeler, örtüler, bir sürü cici şey. Ağız mendili bile düşünüp almış annem. Doğal sabun tozuna kadar düşünüp getirmiş. Hemen her şeyi yıkayıp pakladık.

Bu sırada eşim cuma namazına gitmişti, dönerken alması için ona yeni siparişler verdik. Oğlum uzun uzun uyuyordu. Rahat etmişti sanki. Belki de sabahtan beri çok yorulmuştu. Yanına kıvrılıp yattım ben de. Beraber ilk uykumuz. Fotoğrafımız çekilmiş hemen. Daracık koltukta onu sıkıştırmamak için bedenimi iliştirivermişim yanına.

Akşamüstü eczacı Neşe Hanım hemen kendi oğlunun beşik gibi de kullanılabilen anakucağını gönderdi. Gece nerede yatıracağız derdi aniden çözülmüş oldu böylece. Akşama babaanneler, amcalar geldiler tulumlar, pijamalar, ciciler ile. O arada annem eve gidip yeğenlerimden kalma anakucağı, küvet gibi daha hacimli eşyaları getirdi. İşte yavrumuzun eşyaları birkaç saat içinde el birliğiyle birikmiş, evimizde her biri kendine bir yer bulmuştu bile.

Bir kuzuya ne lazım olurdu ki aslında, sevgi dolu bir kucaktan başka?

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir